6 Kasım 2010 Cumartesi

.......

i have so many scars
i cant see them in your eyes
eyes
eyes
eyes
eyes
eyes
eyes
eyes
eyes

Nouvelle Vague Too Drunk To Fuck For Sunday

Went to a party
I danced all night
I drank sixteen beers
And I started up a fight

But now I am jaded
You're out of luck
I'm rolling down the stairs
Too drunk to fuck

Too drunk to fuck



Too Drunk To Fuck by Nouvelle Vague from Insecure Dave on Vimeo.

Anya Hindcmarch

2007’de çıkan, plastik kullanımına dikkat çeken kanvas çanta ‘I’m not a plastic bag’in yaratıcısı... Şık, pratik ve esprili çanta tasarımlarıyla 20 yılı aşkın moda kariyerinde pek çok yenilik ve başarıya imza attı. İngiliz tasarımcı Anya Hindmarch 7 kıtada toplam 54 mağazaya sahip. İngiliz modasına yaptığı katkılardan dolayı 2009’da Kraliyet Ailesi onur üyeliğiyle ödüllendiren tasarımcı Vakko’nun davetiyle İstanbul’a geldi. Bize beş çocuk annesi olmasına rağmen, bugüne nasıl geldiğini anlattı

Markamın adı ilk günden beri Anya Hindcmarch. Logosu da fiyonk. Annem sık sık hediye veren ve bu hediyeleri çok güzel paketleyen bir kadındı. Onun paketlerindeki fiyonklar beni hep büyürledi. Bu yüzden markamın logosunu fiyonk olarak belirledim. 20 yıldır çanta tasarlıyor, üretiyor ve satıyorum. İlk mağazamı 1992’de açtım. Markam; Barneys, Harrods ve Neiman Marcus gibi önemli mağazalarda da satılıyor.

10 ÇOCUĞUM OLSA DURUM DEĞİŞMEZDİ

25 yaşındayken eşi vefat etmiş üç çocuklu bir adama aşık oldum ve evlendim. Çocuklar 1, 3 ve 4 yaşındaydı. Üstüne iki çocuk yaptık. Şimdi beş tane çocuğum var. Ama 10 tane de olsa hayatımda bir şey değiştirmezdi. Ben yine işimde başarılı olur, markayı bugünlere getirirdim. Çünkü aksesuvar hayattaki en büyük tutkum. Düşünmediğim bir an bile yok. Yatakta, uçakta ve duşta bile tasarım yapıyorum. Kendi kullanacağım şeyleri üretiyorum. Uçağa binerken yanınıza almak isteyeceğiniz Euro cüzdanı ayrı, dolar cüzdanı ayrı olan büyük çantalar da tasarlıyorum, çocuklu kadınlar için pratik çantalar da var, gece bir partiye giderken kullanacağınız şık tasarımlar da... İyi hissettirmesi ve gülümsetmesi çok önemli.

LASTİK KULLANIMINA DİKKAT ÇEKTİM

2007’de piyasaya çıkan ‘I’m not a plastic bag’ (Ben plastik çanta değilim) çok ses getirdi. O çanta çevreyi koruyalım tezine farklı bir yorumdu. Tasarımı iki yıl sürdü. İnsanların plastik konusunda bilinçlenip fikir sahip olmasına katkıda bulunmaya çalıştık. Gürültü yapalım, duymayan kalmasın istedik. Başarılı olduk. Bu çanta “plastiğe ölüm” demiyor, “plastiği doğru ve geri dönüşüme uygun kullanalım” diyor. Ben koleksiyonlarımda elbette plastik kullanıyorum. Plastik doğru kullanıldığında harika bir malzeme. Bir plastik çantayı 100 kez kullandıktan sonra geri dönüşüm kutusuna attığınızda çevreye zarar değil yarar sağlamış olursunuz. Bu çanta piyasaya çıktıktan sonra İngiltere’deki plastik çanta kullanımında ciddi bir düşüş oldu. Farkındalık yarattık. Biz bile artık plastik kullanırken farklı opsiyonlara göz atıyoruz. Şunu da söylemek istedim; çevre savaşçısı değilim. Bu işi ses getirmek istediğim için yaptım o kadar. Lüksü seviyorum ve vazgeçemem. Ama tasarımlarımı üretirken malzemelerimi çevreye en az zarar verenlerden seçerim.

ÜNLÜLERE HEDİYE ETMEYE KARŞIYIM

Tek sezonluk çanta tasarlamıyorum. Trendler umrumda değil. Aldığınız Anya çantanın ömür boyu kullanılmasından yanayım. Peki yüzlerce çanta marka arasında neden ben? Çünkü bu işi tutkuyla yapıyorum. İnanın en iyisini üretene kadar gözümü kırpmıyorum. Scarlet Johanson, Madonna, Angelina Jolie, Naomi Watz gibi ünlüler takıyor. Ama hiçbir ünlüye sponsor olmuyoruz. Ödünç alma sistemini kullanıyoruz. Oscar törenlerinden sonra bile iade ediyorlar. Eğer sürekli bizi tercih ediyorlarsa hediye ediyoruz. Cimrilik ettiğimi düşünmeyin ama çok fazla hediye etmeye de karşıyım. O zaman da markanın değeri düşüyor. Bir yılda 3-4 koleksiyon çıkarıyorum. Bir koleksiyon 400-500 parçadan oluşuyor. Üretim ekibi daha az tasarlamamı istiyor ama ben hiçbirinden vazgeçemiyorum.

İLK ÇANTADAN BİN 500 SİPARİŞ

Londra’nın dışında bir kasabada büyüdüm. Babam plastik üreticisi. Annem çok yaratıcı bir ev hanımı. 16 yaşıma bastığımda bana kendi Gucci çantasını hediye etti. Çantanın çapraz askısını kafamdan geçirdiği anı hiç unutmuyorum. Çantaya aşık oldum, hayatım boyunca çanta tasarlamaya karar vermem o andır. 18 yaşında liseyi bitirdim ve Floransa’ya gittim. Çanta yapmak için derinin alfabesini çözmek gerektiğini, İtalya’nın mirasından nemalanmak gerektiğini biliyordum. İtalyanlar bu konuda gerçekten bir numara. Bir yıla yakın Floransa’da yaşadım. Deri atölyelerinde vakit geçirdim, fabrikalara sızdım, sokaktaki kadınların çantalarını inceledim. Haftalarca çok beğendiğim bir modelin benzerini ürettirmeye uğraştım, sonunda başardım ve numunelerimle Londra’ya döndüm. Çantaları Harper’s Bazaar dergisine gösterdim. Dergi sonraki sayısında çantanın fotoğrafını ayın fırsat ürünü olarak yayınladı. Tam bin 500 sipariş aldım. İşte o gün kendime “Boş ver üniversiteyi” dedim. Bence bir insan bir işi yapmaya kendini hazır hissediyorsa üniversitesini okuması hiç de şart değil.

sibel arna

Vogue Paris 2010 November...Freja

....

Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
Maveraünnehir nereye dökülür?