5 Haziran 2010 Cumartesi

Mika - Take It Easy For Sunday...Screens From Heybeli Ada

relax take it easy
for there is nothing that we can do
relax take it easy
blame it on me or blame it on u

it is as if i am scared
it is as if i am terrified
it is as if i am scared
it is as if i am playin with fire




Heybeli Ada - Oldies Version from Aytug Cakir on Vimeo.

Tattoo Weekends Are Beginning...Birds For Saturday..Enjoyyyyy

Burberry Prorsum Resort 2011




Donna Karan Resort 2011

Thakoon Resort 2011


Isabel Marant




Parislilerin yıllardır sakladığı moda sırrı, açığa çıktı. Modern Fransız kadınının sokak stilini en iyi yansıtan tasarımcılardan Isabel Marant: "Parisli kadınlar gösteriş yapmaktan hoşlanmaz. Giyimlerine çok dikkat eder ama özen göstermezmiş gibi görünmek isterler"

Fransız kadınlarını dünya, kendilerine özgü stilleriyle tanır. Özellikle de Parislileri... Parizyen kadınlar abartıdan hoşlanmaz. Parizyen kadınlar trendleri takip etmez. Hiç olmayacak gibi görünen parçaları bir araya getirip harikalar yaratmada onların üzerine yoktur. Ve Parisli kadınların hepsi, Isabel Marant giyer. Birkaç yıl öncesine kadar Paris'in en güzel sırlarından biriydi, Marant. Kişisel modanın ve sokak giyiminin yükselişiyle beraber adı önce Avrupa ve Uzakdoğu'da, sonra da Amerika'da duyuldu. Soho mağazasının açılmasıyla beraber son birkaç aydır New Yorkluların en çok zikrettiği markalardan biri haline geldi. Marant'ın koleksiyonları Türkiye'de ise bu sezon itibarıyla Beymen mağazalarında satılmaya başlandı. Alt markası Etoile ise Blender'da bulunuyor. Marant'ın 'memleketinin' tarzını bire bir yansıttığı stili bugün 'it kızların' favorisi. Podyum mankenleri, gündelik hayatlarında mutlaka ondan bir parça giyiyor. Sokak modası bloglarında en çok fotoğraflanan parçaların başını onun ceketleri ve botları çekiyor. Üyelerin farklı kıyafet fotoğraflarından kombinler yaptığı Polyvore sitesinde en çok kullanılan markalardan biri, yine Isabel Marant. Marant'ın 12 yıllık markasının hızlı yükselişinin sebebi, modern Fransız kadınının giyim nabzını tutan; sokak modasına Parizyen hava katan parçaları. Daha çok günlük kıyafetlerden oluşan koleksiyonları androjen olduğu kadar spor, ama her zaman feminenlikten nasibini alıyor. Marant'ın kıyafetlerini seven, çok seviyor. Trendleri takip etmese de, trend yaratmakta oldukça başarılı bir tasarımcı. Geçtiğimiz sezonlarda Balmain ceketler yüzünden gözü dönen moda meraklılarının yeni hedefi, Marant'ın püsküllü botları mesela. Ama Marant'ın takipçileri bu sezon keşfetmedi yazlık botları. Eşofmanları da moda olmadan çok önce podyumuna taşıyan tasarımcının botlarını modayı takip edenler, birkaç yazdır giyiyor. Bohem şıklığın Paris temsilcisi, Marant. Kendisi de tıpatıp podyuma yolladığı kızlar gibi giyiniyor. Bol elbiseler, mini şortlar, dökümlü pantolonlar... Saçları abartısız, makyaj yapmıyor. Kendinden emin, kaygısız ve rahat bir kadın. Mesleğine rağmen "Tüketime karşıyım," diyecek kadar da cesur. Stil ikonları Simone de Beauvoir ve Frida Kahlo. Parisli kadınların sokak stilinin yeni mimarı Marant, SABAH'ın sorularını yanıtladı.

- Çocukken erkeklerle oynamaktan hoşlanır, babanızın kıyafetlerini giyermişsiniz. Böyle bir kız çocuğunun yolu modayla nasıl kesişir?
- Çocukken kıyafet dikmek gibi bir hayalim olmadı hiç. Ama neyi giymek istediğimi, neyi giymek istemediğimi çok iyi bilirdim. Ergenlik dönemimde de, kendi kıyafetlerimi kendim tasarlamaya, dikmeye başladım. Aradan biraz zaman geçti; arkadaşlarımın kıyafetlerini de ben yapar hale geldim. Sonra da yavaş yavaş ve doğal bir şekilde bu işi meslek edinmeye karar verdim.

PORNO ŞIKLIĞINDAN UZAK DURDUM
- Tasarım kariyerinize aksesuar ve mücevherlerle başlamışsınız. Modaya geçişiniz nasıl oldu?
- Mücevher ve aksesuar yapmayı hep çok severdim zaten. Başlarda kumaş ve malzeme satın almaya param olmadığı için aksesuarlara yöneldim. Böylelikle yavaş yavaş para da biriktirebilecektim. Aksesuar satışlarından kazandıklarım sayesinde 1994'te küçük bir triko koleksiyonu çıkardım. Kendi markamı da böylece kurmuş oldum.

- İlk mağazanızı 1998'de açtınız. Uzun bir zaman olmasa bile modanın hızla değiştiği bir 10 yıl yaşandı. Isabel Marant neler yaptı bu değişim sürecinde?
- Evet moda gerçekten çok hızlı değişti. Ama ben bütün bu değişim süreci boyunca özüme sadık kalmaya dikkat ettim. Ne yapmak istediğimi çok iyi biliyorum. Bunun için de yolumdan şaşmadım, taviz vermedim. Mesela moda ciddi bir 'porno şıklığı' dönemi geçirdi. O stil bana hiç uygun değildi ve ben de istemediğim, beğenmediğim şeyleri tasarlamaya zorlamadım kendimi. Isabel Marant aşırı uçlardan ve aşırılıklardan uzak durarak, yavaş yavaş gelişti.

- Porno şıklığı örneğinde de söylediğiniz gibi trendleri takip etmiyorsunuz. İlham kaynaklarınızın genel temalar olmadığını söylüyorsunuz. Nelerden etkileniyorsunuz peki?
- Sabah ofise gelip de 'Bugün hangi görünümü tasarlasam, hangi trende uygun bir şey yapsam?' diye karar vermek hiç bana göre değil. Böyle bir çalışma tarzı bana çok sahte geliyor. Ben daha çok içgüdülerime güveniyorum, onlara göre hareket ediyorum. Mesela bir pantolon, ceket veya elbise mi yapıyorum; her şeyden önce fonksiyonel olmaları gerekiyor. Sonra, Isabel Marant markasının ilk müşterisi benim. Tasarladığım her şeyi önce kendim giyip deniyorum. Ve yaptığım bir şeyi satışa sunmak için mutlaka çok sevmem gerekiyor. İlham kaynaklarım da temalardan çok arada derede kalmış şeyler oluyor. Sokakta gördüğüm birinin el hareketi, okuduğum kitaptan bir cümle, televizyonda izlediğim haberler... Herhangi minik bir şeyden veya detaydan esinlenebiliyorum. Eskiden yabancı kültürlerden ve seyahatlerimden esinlenirdim. Ama artık çok daha az göze çarpan şeyler beni çekiyor.

YENİ GÖRÜNEN KIYAFETLERİ SEVMEM
- Isabel Marant stilini siz nasıl tarif edersiniz?
- Koleksiyonlarım samimi, şık, zarif ama bir o kadar da Parizyen. Ben çok giyinip süslenmeye meraklı biri değilim. Günlük hayatımda da hep jean giyerim. Ama benim için önemli olan, gerçek kıyafetler. İnsanların satın alıp da altı ay sonra atacağı değil, uzun yıllar boyunca sahip olup hep giymek isteyecekleri şeyler yapmayı seviyorum. Bir de çok yeni görünen kıyafetlerden nefret ederim. O yüzden sürekli giyilebilecek, zamana ve kullanıma dayanıklı parçalar yapıyorum. Her gün giyilebilecek kıyafetler tasarlamaya özen gösteriyorum. Isabel Marant oldukça sade bir marka aslında ama kendine özgü bir havası var. Çünkü her şey sizin tavrınızla ilgili.

- Peki sizce neden bu kadar kısa bir zamanda ciddi bir hayran kitleniz oluştu?
- Çünkü belirli bir evrimden geçse de kıyafetlerim neticede son derece kişisel oluyor. Sezondan sezona değişse de, stilim çok belirgin. Sokakta gördüğünüz birinin Isabel Marant giydiğini rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Bugün dünyanın ve modanın yeni yeni benimsemeye başladığı değerler, benim bu işe başladığımdan beri bağlı olduğum değerler. Kendi gibi görünmek isteyen ve kendi dokunuşlarıyla farklılaşmak isteyen kadınlara, gerçek kıyafetler yapıyorum. Bir de baştan aşağı görünümlerden uzak duruyorum. Kıyafetlerin birbirleriyle karıştırılabilmesi, farklı kombinasyonlara elverişli olması gerek. Kıyafetlerinin içinde rahat hisseden kadınları, trendleri takip edenlere tercih ederim.

AZ ÜRETİYORUZ Kİ, HERKES GİYMESİN
- Lüks markalarla aynı ligdesiniz. Ama fiyatlarınız onlardan daha hesaplı. Lüks bir markayı konumlarken fiyat ne derece önemli?
- Elbette önemli. Ama en başından beri kıyafetler kadar önemsiz şeylere aşırı pahalı etiketler iliştirmekten utandım ben. Isabel Marant o anlamda 'cool lüks' tanımına giriyor bence.

- Kış sezonundaki Otway modeli botlarınız öyle büyük ilgi gördü ki, her yerde tükendi. Ama siz yine de diğer butiklere gönderim yapmadınız ve botları almak isteyenlerin Paris mağazalarına gitmeleri gerektiğini söylediniz...
- Otway botlara olan ilgi benim için gerçekten sürpriz oldu. Botlar ilk çıktığında bir aksesuarı o fiyattan satıp satmamak konusunda çok düşündük. Ekonominin gidişatı da malum; o zamanlar hiç parlak değildi. Ama çıktıkları anda inanılmaz büyük bir ilgi gördüler ve Paris hariç her yerde tükendiler. Botların üretimi altı ay önce yapılmıştı. Biz de yeni üretim yapmadık. Çünkü kıyafet ve aksesuarların sayısı az olsun, herkes giymesin; sokakları işgal etmesin istiyoruz. Bir de Fransız el sanatları ve zanaatlarını yaşatacak şekilde üretim yapmak, önceliğim. Yani yabancı üreticilerden medet ummuyorum. Hep Fransız atölyelerini tercih ediyorum.

- Parisli kadınların stilini özel kılan şey nedir?
- Parisli kadınlar gösteriş yapmaktan, hava atmaktan hoşlanmaz. Ama yine de görünüşlerine çok önem verirler. Parisli kadınların giyimini özel yapan şey, boşvermiş gibi görünmeleri. Zarif Parisli kadınlar nasıl göründüklerine hiç önem vermez, takmazmış gibi davranırlar. Ama aslında çok takarlar. Benim kişisel giyim stilim, modaya bakışım da böyle. O yüzden trendleri umursamam.

sabah.com dan alinti yapilmstir.

4 Haziran 2010 Cuma

American Eagle




ABD’li giyim markası AMERICAN Eagle, New York’un ünlü Times Meydanındaki ana mağazasının dış cephesindeki 1,400 m2 lik LED dev ekranlarında müşterilerinin fotoğraflarını yayınlıyor.

Her gün yaklaşık 1 milyon kişinin geçiş yaptığı Times Meydanı’ndaki dev mağaza müşteri çekmek için sıra dışı bir yöntem uyguluyor. Mağazada alışveriş yapıp fişini gösteren müşterilerin derhal fotoğrafları çekilip dışarıdaki dev ekrana 15 saniye boyunca gösteriliyor. Gün boyu defalarca tekrarlanan görüntü, Sosyal Paylaşma sitelerinde de yayınlanınca American Eagle firmasının bu sayede muhteşem bir reklam ağı oluşturduğu belirtildi.
Vahşi bir rekabet var
Her bir alışveriş fişi için bir fotoğraf çeken American Eagle, fotoğrafın altına isim ve istenilen altyazının da konulduğu kaydedildi. American Eagle mağazasının pazarlama müdürü Steve Kubinski, bu yeni projeyi şu şekilde değerlendirdi: “Hedefimiz Times Meydanına turistler ve New Yorklular için yeni bir deneyim sunmaktı. Büyük ilgi görüyoruz, meydandaki müşterilerin dikkatini çekmek için çok vahşi bir rekabet var. Bu projenin adeta arı kovanı gibi olan meydanda çok yeni ve bol müşteriyi kazandıracağına inanıyoruz.”

hurriyet.com dan alinti yapilmistir.

TOMS



Chris Cornell - Billie Jean...The Best MJ Cover

i am the one but the kid is not my son