"Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunuyordu. Sade, 32 yıl farklı hapishanelerde ve akıl hastanesinde hapsedildi; onbir yıl Paris'te (on yılı Bastille'de geçti), bir ay Conciergerie'de, iki yıl kalede, bir yıl Madelonnettes'de, üç yıl Bicêtre'de, bir yıl Sainte-Pélagie'de ve 13 yıl Charenton akıl hastanesinde. Yazılarının çoğunu tutuklu olduğu dönemde yazdı. "Sadizm" kavramı adından türetilmiştir. Sade kitaplarında kişilerarası ilişkilerde insanın insansal yanı bir kez yitirildiğinde, neler olabileceğinin bilgisini verir. Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak "sadizm"e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. Eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, içgüdüler ya da "koşullu buyruklar" eylemin "ilkesi" yapılırsa neler olacağını anlatır."
"Ne Tuhaf! İnsanoğlunun yaşamda en geç keşfettiği şey şimdiki zamandı. İnsan içinde yaşadığı anı derinleştirmeyi zamanla, yani zamanı azaldıkça öğreniyordu."
carpe diem.........
"İyi sanatın, iyi şiirin bir yardımı da buydu insana. Sizi sahip olmadığınız zamanlara taşırdı; yalnız geçmişe değil, geleceğe de..."
"Akşamüstleri, günbatımları neden hem güzel, hem kederlidir usta? dedi Tagan. Çünkü her şeyin bir sonu olduğunu hatırlatırlar. dedi, Moottah.."
bunlar da benim çıraklarım:P
"İlk kez bir kadınla yatıp kalkmanın değil, birlikte bir hikaye yaşamanın ne demek olduğunu hayal etmeye başlamıştı."
"Kaa gövdesinin ölüp gideceğini biliyor, ama teninde ruhu kadar ölümsüz olmasını istiyordu. O yol aldıkça her kentin dövmecisi, bir diğerinin kaldığı yerden devam ediyordu Kaa'nın tenindeki yola..."
"Dirimizde, ölümüzde bazen yanlış insanların elinde kalabiliyordu."
"Geçmişte kalmış bazı deneyimlerinden hatırladığı kadarıyla, bazı kadınların gölgeleri uzun, hatıraları ağır oluyor..."
"Birden yaşamı boyunca hiç özlemediği kadar babasını özlediğini hissetti. Ölmüş birini özler gibi değil, nicedir dönmesini beklediği çok uzaktaki birini özler gibi.."
"Suyun konduğu kabın şeklini alması gibi bazı ruhlar da içine kondukları bedenin özelliklerini alırlar. Bazı insanların çirkinliğinde aynı zamanda onların ruhlarını görebilmeniz bundandır."
"Bazı insanlar meşe ağacı gibidirler, eğilip bükülmezler sadece kırılırlar."