"Rahnavard'ın, İran'da değişim isteyenler için kadın erkek eşitliğini simgeleyen şu sözleri ünlenmişti: 'Kadın ve erkek bir kuşun iki kanadı gibidir... Eğer kuşun bir kanadı kırıksa, uçamaz...'"
"(...) İran'da ameliyatla cinsiyet değiştirmek yani transeksüel olmak yasaldı. Hatta gayler için teşvik edilen bir devlet politikasıydı. Bu tuhaf çelişkiyi anlamak için, Humeyni'ye atfedilen bir söze bakmak gerekiyordu. Humeyni, gayler için 'Allah'ın verdiği kusuru, biz tamir etmeliyiz' demiş... (...)"
"(...) Tahran'ın çözülmeyen korkunç trafik probleminin bir paranoyanın ürünü olduğu söylenir. Kimi İranlılar trafiğe çözüm bulunmamasının rejimin sürdürülebilirliğini sağlayan bir taktik olduğunu düşünür. Böylelikle mesela günün yarısını egzoz kokuları arasında bomboş bir beyinle trafikte geçiren kimseler başka bir işle uğraşmaya hal bulamayacaktır. (...)"
"(...) Okul birincisi kızların yabancı ülkelerde master programına devam ederken devletten burs alabilmeleri mümkün. Ancak bu kursların hiçbir şekilde değiştirilemeyen keskin bir koşulu var. Başvuru yapıp, yurtdışına çıkabilmeleri için meğer evli olmaları gerekiyormuş. (...)"
"(...) Hrant'ın
bir sözünü hatırladım onları görünce:'Biz yaşadığı cehennemi, cennete çevirmeye talip insanlardandık. Türkiye'de kalıp yaşamak hem bizim gerçek arzumuz, hem de Türkiye'de demokrasi mücadelesi veren, bize destek çıkan, binlerce tanıdık tanımadık dostumuza olan saygımızın gereğiydi.' Bunu yıllardır böyle yaşamış İranlı mültecilerin de çabasını gördükçe, bir de İran'ın modern şiirindeki en değerli isimlerden, Sohrab Sepheri'nin bana verdiği ilhamla, İran'daki mülteci çocuklarla çektiğim film gelirdi aklıma: 'Nereye gidersem gideyim, gökyüzü benim.' Eh, bununla da mutlu olmak gerek, ne de olsa bugüne kadar hiçbir totaliter rejim gökyüzünü hapsedemedi... (...)"
Seçmiş olduğum paragraflar İran'ı anlatmakta tabi ki yetersiz.. Kitabı alıp okumanız-İran'ın iç ve dış politikasına ilgi duymanız gerekmez- Atatürk Devrimlerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamanıza yardımcı olabilir.. Ayrıca devrim sonrası İran'ı merak ediyorsanız-Batı menşe-ili olduğunu unutmadan belli bir önyargıyla izlemenizi tavsiye ederim-Persepolis animasyon filmini de görmenizi isterim..Saygılar efenim...
yaşlılığın, öfkenin ve farsçanın ne kadar kötü olduğunu anlatabilmiş, ödül manyağı, iran yapımı nadide bir film... yönetmenin altın küre ödül töreninde iran halkı için söylediği son cümlede takdire şayan tabi..bugünlerde iran'la ilgili okumuş olduğum şafak pavey'in "nereye gitsem gökyüzü benimdir" kitabının üstüne gelince bu film, iyice kafam karıştı..kitap bitince herhalde çözülecek bu muamma:)
hodefis(hoşçakalının farsça telafuzu:P) diyerek uzuyorum...
"adil olmayan her şey doğal sayılmıştır uygarlığımızda,,, kimse ses çıkaramaz olmuştur artık,,, binlerce yılın getirdiği düzen,,, uygarlaştırma budur,,, herkesin olanla yetinmesi,,, başkaldırı eskidi,,, başka yollar bulmalı,,,"
"yurt budur işte,,, kimsenin istemediği özgürlüğü gene de getirmeye kalktığınız toplumla çatışmaya girdiğiniz halk; yani avam,,, hep olagelmiştir,,, özgürleşme nedir bilmediği, özgürlük iradesinin isteminin kendileri tarafından önerilmediği durumda bile onları içine düşürüldükleri aymazlıktan çıkarmak için her seferinde sıfırdan başlayan inatçı aydınların var olduğuna tanıklık ettiğimiz,,,"
"öteki kırık dizine de ben oturdum çıplak heykel'in,,, edep yerini oyup çıkarmışlardı,,, bu millet neden orasına takmıştı aklını,,, kırmamışlardı adamın pipisini,,, oyup çıkarmışlardı kökünden tanrının yarattığı durumda masum uyuyan şeyi,,,"
"(...) Orta Çağ hukuk ve siyaset anlayışına dayanan, ikiz olarak doğmuş kral efsanesine göre, hükümdarların iki bedeni olduğu kabul edilir. Bunlardan biri günün birinde çürüyecek olan doğal bedendir. Öteki aevum'dur. Bu kutsal gizemli ve ölümsüz beden, krallık payesinin bütün insan zaaflarını ve krallık üzerindeki talihsizliğini aştığı dünyevi bir sonsuzluktur.(...) Eikon Basikile'in bazı kopyalarında talihsiz I. Charles'a dayandırılan 'Acı Çeken Majeste' adlı uzun bir şiir bulunmaktadır. Bu şiirde tahttan indirilen ve yargılanması sonunda tam da iki bedeb teorisine dayanak yapılarak 'kral adına' mahkum edilen hükümdar, aynı ideoloji çerçevesinde akıbeti hakkında acı ve dokunaklı bir yorum yapar:
Kendi yetkimle ben majestelerini yaralarlar, Kral adına kralı tacından ederler. Kül elması böyle yok eder.
bellflower.. sundance offical selection... if istanbul etkinlik programinda olan bir film.. gandu'yu isledikten sonra ilac gibi geldi bana.. filmler bagimsiz olmali ama bi yere kadar:) her neyse bellflower'a gelirsek.. izlerseniz hicbir sey kazandirmayacak belki.. ama izlemezseniz hicbir sey kaybetmeyeceksiniz burasi kesin.. ben ariza karakterlerine baglandim..film muzikleri de cabasi tabi.. alkol... ask.. seks.... aldatilma.. aldatma... kaybedis... yıkılan hayaller... yilin indie filmi diyebiliriz.. fragmani ve filmin muzigini de ekleyip posta, uzuyorum...