10 Temmuz 2010 Cumartesi

LV

Ayakkabının uzay üssü

Louis Vuitton deyince herkesin aklına çanta geliyor ama marka 1998’de girdiği ayakkabı işinde de çok başarılı. Her sezon tasarımda farklılık yaratıyor, üretimini artırıyor, kadın erkek fark etmiyor trend düşkünlerinin rüyalarını süslüyor. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama geçen sezon Madonna’nın tanıttığı püsküllü ayakkabıları alabilmek için adak adayan kadınlar tanıyorum.

Louis Vuitton yaklaşık dokuz ay önce Venedik yakınlarındaki Brenta’da yalnızca ayakkabı üzerine bir üs kurdu. Tasarım ofisi, üretim, sanat galerisi ve eğitim bölümleri tek bir çatı altında toplandı. İsmi Fiesso d’Artico. Üç yıllık bir araştırma sonucunda hayata geçen Fiesso D’Artico geleneksel zanaatkarlık anlayışını, en son teknoloji ve güncel sanatla bir araya getiriyor. Bu atmosferi yakından tanırken Louis Vuitton Ayakkabı Departmanı Tasarım Direktörü Fabrizio Viti ile konuştum

LOUIS VUITTON AYAKKABI TASARIM DİREKTÖRÜ FABRIZIO VITI
İtalyanların duygu kültürüyle Fransız rasyonalitesi buluştu

Tüm ürün kategorilerinin üretimi için o konuda zanaatkarların en yüksek kalitede olduğu bölgeler seçiliyor. Deri ürünler Fransa’da Asnieres’deki, saatler İsviçre’de La Chaux-de-Fonds’daki Louis Vuitton’un atölyelerinde üretiliyor. Ayakkabı üretimi için İtalya’nın seçilmesi çok doğaldı. Çünkü dünyanın iyi ayakkabılarını üretebilecek ustalığa sahip zanaatkarlar burada. Gelecekte ayakkabının kutsal merkezi sayılabilecek bu üssün bir parçası olmak muhteşem bir his. Defileler için üretilen el yapımı ayakkabılar için müthiş bir maraton yaşanıyor. İtalyanların duygu kültürü, Fransızların rasyonelite ve organizasyon becerisi aynı potada buluşuyor. Burada tüm çalışmalar büyük bir kararlılıkla yürütülüyor. Büyük ve iyi organize edilmiş bir şirketin parçası olmak bana en yüksek teknolojiyi kullanabilme fırsatını yaratırıyor. İşimi, tüm koleksiyonları yönlendiren Marc Jacobs’ın dahiliğiyle buluşturma şansım buldum. Marc, tam olarak ne istediğini biliyor ve çalıştığı insanların fikirlerini sunmasına fırsat verecek kadar da açık görüşlü. Çok vizyoner ve modern bir bakış açısına sahip. Aynı zamanda çok zarif ve kibar bir kişiliği vardır, fikirlerini paylaşmaktan mutluluk duyar.

YÜKSEK KALİTE YOKSA VAZGEÇİYORUZ

Yaratıcılık konusunda tamamen özgürüm ama tabii ki başta Marc Jacobs olmak üzere hem hazır giyim hem de deri ürünler departmanlarıyla çok yakın bir işbirliği içindeyiz. Tüm ürünlerimize ait komple bir vizyona sahip olabilmemiz için pazarlama departmanıyla koleksiyonları tartışmam çok önemli. Hayallerimden ortaya çıkan ürünleri tasarlıyorum ya da diğer kategorilerin ürünlerini tamamlayacak tasarımlar ortaya çıkarıyorum. Benim için en eğlenceli olan hazır giyim departmanından aldığım bilgiler. Grup halinde çalışmaya bayılıyorum. Kitaplar, filmler, oyuncak bebekler ve sevdiğim kişiler bana ilham veriyor. Eğer bir şey dikkatimi çekiyorsa, iyi ya da kötü, peşinden giderim. Bir koleksiyonu ortaya çıkarırken attığım çok fazla adım var. Tabii ki öncelikle koleksiyonu tasarlıyoruz. Sonrasında şekiller ve topuklar üzerinde çalışmaya başlıyoruz. Bu arada materyaller, renkler seçiliyor ve sonuca ulaşmamızı sağlayacak ilk prototipler ortaya çıkıyor. Sonuçta her zaman mükemmeliyet ve olağanüstü kaliteyi arıyoruz. Bunu tutturamayacağımızı anladığımızda çok beğensek bile o modelden direk olarak vazgeçiyoruz. Derinin kendi kimliğini yansıtabildiği, çok homojen olmayan ve her ürünü farklı kılan doğal materyalleri tercih ediyoruz. Koleksiyon içinde koleksiyon yaratarak herkesin o sezonda kendi ‘mutlaka alınması gereken’inini yaratmasına fırsat veriyoruz.

BARBIE AYAKKABILARI FAVORİM

1960’ların Barbie ayakkabılarına bayılıyorum. Eminim yürümek çok kolay değildir ama çok hoş görüüyorlar. Kadınların almak için çıldırdığı ayakkabı, en stil sahibi ayakkabıdır. Ayrıca, başarılması çok daha zor olsa da erkekleri de çılgına çeviren modeller.

BÜYÜLÜ AYAKKABI KUTUSU

Fiesso d’Artico’nun mimarı Jean-Marc Sansdrolini’nin ilhamı büyülü bir ayakkabı kutusu. 14 bin metrekare alanı kaplayan oluşum dışarıdan bakıldığında şeffaf fakat çalışanların sırlarını saklayabilecekleri bir sandık gibi duruyor. Gün ışığından en yüksek şekilde faydalanmayı hedefleyen projedeki tüm birimler, çevreci ve hümanist bir bakış açısıyla yemyeşil bahçeye paralel konumlandırılmış. Projedeki dört atölye (elegan kadın ayakkabıları, mokasenler, sneakerlar ve klasik erkek ayakkabıları), tasarım ofisi ve laboratuarı da barındıran planlama departmanı ve diğer tüm bölümler ayakkabı kutusunun içine özenle yerleştirilmiş.

BİR AYAKKABI 250 ADIMDA YAPILIYOR

Louis Vuitton’un Pazarlama ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Pietro Beccari’ye göre Fiesso d’Artico kalite tutkusunu simgeliyor. 1998’de hayata geçirilen ayakkabı departmanı markanın bilgi birikimini yansıtan stratejisinin önemli mihenk taşları arasında. Bir tek ayakkabının üretilme süresi 48 saat çünkü detaylar çok önemli. Kadife kadar yumuşak egzotik deriler kesiliyor, topuk kaplanıyor, bitim yerleri incecik fırçalarla boyanıyor. Tasarımın karmaşıklığına göre bir ayakkabı 150-250 farklı adımda son halini alıyor. Bu çalışmanın büyük bir bölümü sabırla el emeğini dantel gibi işleyen ve ayakkabının her yerinde simetriyi garanti edebilen zanaatkarlar tarafından yapılıyor.

263 METREKARELİK GALERİ

Farklı temalara ayrılan 263 metrekarelik sanat galerisi atölyelerin merkezinde konumlanıyor. Girişindeki Jean-Jacques Ory heykeliyle, sanat yolculuğu başlıyor. Yüksek bir topuklu ayakkabı gibi duran heykelin iç kısmına bakıldığında Boticelli’nin Venüs’ünü görülüyor. Burada mekana özel yapılmış Nathalie Decoster’in 2.70 metrelik ‘L’Objet du Desir/Arzu Nesnesi’ eseri yer alıyor. Joana Vasconcelos’un 4.70 metre boyundaki topuklu ayakkabısı ‘Prisicilla’ ise çimenlerin üzerinde dinleniyor. Japon sanatçı Yayoi Kusama’nın mürekkeple boyadığı adımları, Ralph Gibson ve Frank Horvat’ın fotoğrafları, Andy Warhol’un orijinal çizimleri ve Richard Prince’ten Robin Rhode’a kadar pek çok sanatçının ayakkabı temalı işleri de diğer sanatsal unsurlar arasında. Ayrıca ayakkabılara adanmış kitaplarla dolu bir kütüphane ve müze de var. Deriden yapılmış eski Çin ayakkabılarından Maharani’nin ahşap sandaletlerine kadar pek çok dönemi yansıtan ayakkabı sergileniyor.

sibel arna dan alinti yapilmistir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder