"Eskiden, çok eskiden ama çok eskiden, hayatta yediğini içtiğini değil de gördüğünü bildiğini seven, yaşadığı en büyük hazları ölüme borçlu olduğunu bilen bir adam vardı..."
"Kınayan bakışlarını karşısındaki çıplak bedene yapıştırdıktan sonra tülbendinin ucuyla ağzını kapatarak başını öbür tarafa çevirirken kocasının mahrem yerine de bir göz atmayı ihmal etmedi tabi...."
"...O zaman Tanrı daha da uzaklaştı ondan. Kıldığı bütün namazlar karısıyla yaşadığı sevişme anlarına benzedi yine. İçinde hiçbir duygu taşımayan ve bedeni zinde tutmaya yarayan hareketlerdi bunlar."
"...her akşam herkesin gözü önünde heykeliyle baş başa oturup cigarasını tellendiriyordu. Konuya komşuya eşe dosta-karısının kulağına gideceğini bildiğinden-en azından bu kadın susuyor diyerek heykelini övüyor, onun dostluğunun tadını öve öve bitiremiyordu."
"Yazıdan ürküyorlardı; sözcükler gökten inerse değerliydi onlar için."
"Aşk ve ölüm aynı yerdedir. İkisinde de kişi kendi bedeninin varlığını sonuna kadar duyumsar. Aşkla sevişmek bedeni ölüm anının yaşatacağı hazza hazırlar. Bu, tüm bedenini en küçük noktasına kadar hissederek yok olmanın hazzıdır. Bu yüzden hiç aşık olmadan ölenlerin yüzlerinde kalan son ifade şaşkınlıktır. Ölüme hazırlıksız yakalanmak istemiyorsan aşkla sevişeceksin.."
"Ölümü hiç tatmadın ama ölüm de seni hiç tatmadı."
I wanna settle down I wanna settle down Won't you settle down with me? Settle down
We can settle at a table.. A table for two Won't you wine and dine with me? Settle down
I wanna raise a child I wanna raise a child Won't you raise a child with me... Raise a child
We'll call her Nebraska Nebraska Jones She'll have your nose Just so you know
I wanna settle down I wanna settle down Won't you settle down with me? Settle down
Run from Angela Vickers I saw her with you Monday morning small talking on the avenue She's got a fancy car She wants to take you far From the city lights and sounds deep into the dark
Star so light and star so bright First star i see tonight! Star so light and star so bright Keep him by side!
I wanna settle down I wanna settle down Baby there's no need to run I'll love you well I wanna settle down It's time to bring you down On just one knee for now Lets make our vows
"Hepsi ana babasına benzedi. Beraber büyüdük, aynı okullara gittik, aynı müzikleri dinledik, aynı filmleri seyrettik, ama bende tutmadı bu maya..."
"Görmeye tahammül edemediğim bir mimik ekrandaki adamın yüzünde; iğrenenlerden iğreniyorum, iğrendiklerinden değil. İğrenen insan yüzünden daha iğrenç bir görüntü yokmuş gibi geliyor o an."
"Aç değil, açıkta değiller, ama her şeyden şikayetçiler."
"Anam atılıyor, 'Sakin ol oğlum!' bu hayatta üzülmek de var."
"Parasıyla alıp edebiyle içecekler oysa."
"Şunu da itiraf etmeliyim; bizim kuşak dövüşmeyi de sevişmeyi de çizgi romanlardan öğrenmiştir."
"...belki de banyo?banyo olmalı.mutfak olmamalı.hicbir ev kadini kendini mutfakta asmaz.yemeklere yas sıcratmaz.."
"Yetmiş yedi yılda üç yüz yirmi bir tane şarkı öğrenmişim. Şimdi ben ölünce ne olacak onca şarkı kuzum? Sen biliyor olmalısın, daha önce ölen çok insan görmüşsündür. içlerinden şarkı çıktı mı hiç ölülerin doktorcuğum? Bir ses, bir mırıltı, bir kıpırtı? Dans gibi mesela? O bile bir şeydir. Tam ölürken içimdeki şarkılardan birinin kıpırtısını hissetsem. Lemon tree...very pretty and the lemon tree flower is sweet..."
"Beni öldürmek isteyen hayat, muhteşemdir."
"Odunlukta üç çingene kedi, yedi de kürt kedi.. karşılıklı sırtlarını kabarttılar. 'Herkes kendi dilini konuşsun ama birbirinizle Türkçe konuşun!'diye tısladı duvarlar..."
"Geceleri ben ağır, çok ağır bir taşın altında uyurum. Gündüzleri hafif, çok hafif bir yaprağın ucunda yaşarım. Gece beni taş ezer Gündüz rüzgar devirir. Kanadıkça kanarım. Hayallerimi o yüzden kanla yazsarım."
"...artık yaşlanmaya başladığı için bir süre sonra sokaklarda para kazanamayacağını sezen, bir deri bir kemik hüzünlü travestiye de hiç benzemiyor..."
"Uzun süredir karaya ayak basmamış kuzeyli bir denizcinin bir kadına kaba ama sevgi dolu sarılışlarını anımsattı bana o haliniz. Sorarsa, hayır diyeceğim, ne kuzeye gittim, ne bir denizciyle dans ettim. Ama eskiden çok film seyrederdim, diyeceğim."