"Ağlamak geldi içinden. Arkadaşlarından utandı. Barut kokusu da genzini yaktı. Yine de ağladı bu hayata. Koştuğu toprağa. Çıplak küçük ayaklarına batan dikenleri düşündü. 'O anası kıyamaz ona.' Süt damlattı ağzına. İlk ateşte göğsü yarılırken-annesinin kıyamadığı oğlanın- acı geldi aklını teslim aldı. Yavaş yavaş yükseldi. Önce köklerini yedi. Sonra gövdesi silikleşti."
"Bu çocuğun adını sadık koydular. Annesi güzeldi, babası fakir. Böyle olunca annenin güzelliği de tez soldu."
"İnsan dediğin çok garip, çok şahane, çok boktan."
"Silahını çıkarıp ikiye biçebilirdi saç köklerini. Ama haftanın son günü maaşı yatacaktı. Darı taksidini düşündü. Sevemediği sevgililerini ve henüz uçamadığı ülkeleri. Vazgeçti.."
"Sevgili büyüğüm, yüce Allahım, satırlarıma sitemle başlamak istiyorum. Yaratıcı gücün bizi her an yeniden büyülüyor. Mesela eşek ve koyunu ele alalım ki ikisi de bizim bahçede var. ikisi arasındaki dostluk inanılmaz. Eşek ölürken bir sakatlık çıkmasın diye öteki tarafa devrilip koyunu korudu. Koyun da taze et ve deri çürüyene kadar kimseyi yaklaştırmadı. Üç belediye görevlisini süserek geri püskürttü. Belediye çavuşu korkudan duvardan atlayamadı hiç bile...."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder