McQueen'in varisi belli oldu
Şubat ayında intihar eden Alexander McQueen gündemden düşmüyor. Moda dünyası, markayı devralan sağ kolu Sarah Burton ile tasarımcının son günlerini anlatan röportajları konuşuyor
Hayranlıkla koleksiyonlarını, merakla da Twitter notlarını takip ettiğim bir tasarımcıydı, Alexander McQueen. Özel hayatını paylaşmaya meraklı moda güruhundan farklı olarak, işlerinden bahsederdi. 3 Şubat günü ise bambaşka bir şey oldu. McQueen ilk kez özelini açıyor ve derin acısını binlerce takipçisiyle paylaşıyordu: "Annem dün hayatını kaybetti. Huzur içinde yat. Ama hayat devam etmeli!" Modayla ilgilenen bir arkadaşıma "McQueen'in annesi ölmüş," dediğimi hatırlıyorum. "Yine aklında gereksiz bir bilgi tutuyorsun," minvalindeki yanıtını da... O 'gereksiz bilgi'nin bir hafta sonra moda dünyasını son yıllardaki en büyük yasına neden olacağını henüz bilmiyorduk tabii. McQueen'in acı dolu tweet'leri bir hafta daha devam etti. Ve 12 Şubat günü, modanın son yıllardaki bu en yetenekli ismi ardında "Lütfen köpeklerime iyi bakın," diye bir not bırakarak hayatına son verdi. Birkaç hafta sonra düzenlenen Londra Moda Haftası'na gittiğimde, şehrin modayla ilgili her noktasının matemde olduğunu gördüm. McQueen'in tüm butiklerinin vitrinleri karartılmış, tasarımcının defilelerinden oluşan videoların gösterildiği ekranlar yerleştirilmişti. McQueen'in evinin bulunduğu Mayfair'deki mağazasına girdiğinizde, kendinizi taziyeye gitmiş gibi hissediyordunuz. Çalışanlara "Başınız sağolsun," demek son derece doğal geliyor, butiğin köşesine yerleştirilmiş mumların yanında duran anı defterine siz de yazmak istiyordunuz. Moda haftası defilelerinin düzenlendiği Somerset House'da kurulan anı duvarı, bu duygularımızda yalnız olmadığımızın kanıtıydı. Moda haftasının bitimine doğru duvarda 'modanın Kurt Cobain'i'ne not yapıştıracak yer kalmamıştı.. Aradan neredeyse dört ay geçti.. Ama ne basın ne de moda çevreleri, Alexander McQueen'in ölümünün şokunu atlatabilmiş değil. Modanın son yıllarda yetiştirdiği en büyük yeteneklerden 'Lee' McQueen' gündemden düşmek bilmiyor. Bir yandan intiharındaki sır perdesi aralanıyor, diğer yandan da tasarımcının ardında bıraktığı moda imparatorluğunun akıbeti yavaş yavaş belli oluyor.
16 YILLIK SAĞ KOLU, YAKIN ARKADAŞI
McQueen öldüğünde, markanın ne olacağı belli değildi. Önce yüzde 80'ini tamamladığı 2010 kış koleksiyonunun küçük bir sunumla görücüye çıkmasına karar verildi. Ardından da markanın bir şekilde yaşatılmasına... Bu kararla beraber 'McQueen'in yerini kim alacak?' dedikoduları alevlendi. Bir yandan son yılların avantgard tasarımcılarından Gareth Pugh'ün adı zikrediliyor, McQueen'in çevresi ise, 16 yıldır sağ kolu olan Sarah Burton lehine kulis çalışmaları yapıyordu. McQueen'in fikirlerini ve şov parçalarını satılabilir tasarımlara dönüştüren Burton, tasarımcının en yakın arkadaşlarındandı aynı zamanda. Temizlikçisi, McQueen'in cansız bedenini bulduğunda telefon ettiği ilk insanlardandı. McQueen'in büyük bir hissesine sahip olan Gucci grubu geçtiğimiz hafta, markanın başına Sarah Burton'ın geçtiğini açıklayarak dedikoduları sonlandırdı öncelikle. Meğer McQueen'in bitiremeden öldüğü 'Melekler ve Şeytanlar' adlı son koleksiyonunu da Burton tamamlamış. "Modern ve güzel yapılmış elbiseler, Lee'nin vizyonunun merkeziydi. Onun vasiyetine bağlı kalacağım," diyerek işbaşı yapan Burton, moda yazarlarını da sevindirdi... Ancak McQueen'in bir röportajında söylediği şu sözler, vasiyetinin aslında çok daha farklı olduğuna işaret ediyor:
"Eğer başıma bir şey gelirse, markamı kapatın. Her şeyi yakın. Çünkü benim için en önemli şey, defileler. Defilelerim tamamen beni anlatıyor ve çok kişiseller. McQueen markasını benim yapmadığım defilelerle nasıl ayakta tutabilirsiniz ki? Ruhsuz şovlarla mı?" Markanın akıbeti belli olmasına rağmen, McQueen'in intiharı da hâlâ gündemden düşmüyor. McQueen'i keşfeden İngiliz eksantiriği, Isabella Blow'un hayatını konu alacak filmin yan sıra Alexander McQueen: Genius of a Generation (Bir Jenerasyonun Dâhisi) adlı kitap ve basında çıkan makaleler de McQueen'in adının sürekli zikredilmesine neden oluyor.
LÜTFEN KÖPEKLERİME İYİ BAKIN
Geçtiğimiz hafta Sunday Times gazetesinde yayımlanan ve tasarımcının, aralarında ünlü şapka tasarımcısı Philip Treacy'nin de bulunduğu arkadaşlarıyla yapılan görüşmeler üzerine kaleme alınan yazı, McQueen'in intiharıyla ilgili bugüne kadar bilinmeyen birçok şeyi gözler önüne seriyordu. İşte o yazının en çarpıcı noktaları:
McQueen, Isabella Blow'un ölümüyle ilgili konuşmadı hiçbir zaman. Ama onun iki annesi vardı. Biri Issie, diğeri de gerçek annesi Joyce.
Blow'un ölümünün üzerinden daha bir yıl geçmeden annesi kansere yakalandı. Bu, Lee'yi derinden sarstı.
Blow'un ölümünden sonra medyanın "McQueen onu çok ihmal etti," Suçlamalarından çok etkilendi.
McQueen çok utangaç bir yapıya sahipti ama içip dağıtmayı çok severdi. Uyuşturucuya da düşkündü.
Lee'nin bedenini, yıllardır ona hizmet eden Garcia buldu. Garcia eve geldiğinde ışıklar kapalıydı. Yerde bir mum yanıyor, yatağanın yanında ise boş ilaç ambalajları duruyordu. Aşırı miktarda kokainin yanı sıra bu ilaçlar da otopside vücudunda çıkacaktı.
Yatağın üzerinde duran laptop'ta girilen son site, Yahoo'nun arama sayfasıydı. McQueen son olarak "Biri bileklerini keserse ölümü ne kadar sürer?" diye aramıştı.
Büyük banyoda, McQueen'in kendini asma teşebbüsleri, kırılan boru ve çubuklardan anlaşılıyordu.
McQueen kendini en sevdiği kemeriyle, gardırobuna asmıştı. Garcia onu bulduğunda bilekleri de kesikti.
Yatak odasında bulunan bir sanat kataloğunun arka sayfasında "Lütfen köpeklerime iyi bakın. Özür dilerim, sizi seviyorum. Lee. Not: Beni kilisede gömün," yazılmıştı.
Arkadaşları McQueen'in depresyonda olduğuna dair belirti göstermediğini söylese de psikoloğu polise, tasarımcının paranoyalarının son zamanlarda oldukça arttığını anlatmıştı.
McQueen 1997'den beri ciddi bir insomnia ve paranoya hastasıydı. Bunun için çok sayıda ilaç kullanıyordu.
Moda çemberi onu çok yoruyordu. Ama en zoru, aylar boyunca hazırlandığı ve gerçek birer görsel şölen olan şovlarından sonra yaşadığı boşluk duygusu ve çöküştü.
McQueen annesinin ölümüyle beraber hayata olan bağını da yitirmişti. Zaten annesinini cenazesinin olduğu gün intihar etmişti.
yaprak aras sahinbas'tan alinti yapilmistir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder