Eski bir satın almacı olan Ceylan Onay, yeni kurduğu şirketiyle yurtdışındaki niş markaları Türkiye'ye getiriyor
C-79, bir marka acentası (www.c-79.com). Kurucusu Ceylan Onay ise bir marka avcısı. İşi, Türkiye'de olmayan markaları getirip, buradaki satış noktalarıyla buluşturmak. Daha sonra da bu markalara bir nevi danışmanlık hizmeti sunuyor. Örneğin Danimarkalı tasarımcı Nanna Soebirk'in yükselen markası Kokoon'u keşfediyor. Onlarla iletişime geçiyor ve en uygun satış noktasının Bilstore olabileceğine karar veriyor. Daha sonra gidip Bilstore yetkilileriyle görüşüyor ve kabul ederlerse marka, orada satılmaya başlıyor. Onay'ın yaptığı bir nevi niş satın almacılık aslında. Zaten yedi yıllık bir satın alma deneyiminin ardından kendi işini kurmaya karar vermiş. Floransa'daki Polimoda'da aldığı moda yönetimi eğitiminin ardından iki yıl boyunca İtalya Guess'te çalışmış Onay. Ardından Türkiye'ye dönüp sırasıyla 'okulum' dediği Beymen, Harvey Nichols, Naked ve Vakkorama'ların satın almasını yapmış. Kadın koleksiyonlarından erkeğe, çocuktan spora kadar çok çeşitli departmanlarda uzmanlaşmış. C-79 da zaten bunca yıllık birikiminin bir ürünü. "Mağazaların kendi satın almacılarının üzerinde çok büyük yük var. Fuar fuar geziyor, showroom'larda saatler harcıyorlar. Yeni markalar keşfetmeye, araştırıp takip etmeye zamanları kalmıyor. Ben de işte o noktada devreye giriyorum," diyor Onay: "Müşterilerin ihtiyaçlarını görüp eksikleri kapamaya çalışıyorum."
YENİ MARKALAR ARAYIŞI İÇİNDEYİZ
C-79 Türkiye için yeni olsa da, marka acentaları Avrupa ve Amerika'da giderek yaygınlaşıyor. Sebebi ise markaların 'haddinden fazla' ulaşılabilirliği ve modaseverlerin farklılaşma isteği. Onay, insanların yeni markalar arayışında olduğunu anlatıyor: "Eskiden markalara ulaşmak çok zordu. Bir Prada ayakkabı giymek çok şeyin göstergesiydi. Oysa şimdi Prada ayakkabıyı indirimde çok daha ucuza da bulabiliyoruz, taksit de yaptırabiliyoruz, gidip ikinci elini de alabiliyoruz. O yüzden insanlar o logoların dışına çıkmak istiyor artık. Araştırmak, yeni ve farklı ürünlere, markalara ulaşmak istiyorlar. Zevk sahibi olduklarını göstermeyi tercih ediyorlar." Türkiye'ye sokacağı markaları öncesinde sıkı bir takibe alan Onay, tarzıyla ayrışan, modaya uygun isimleri tercih ediyor. Genç ve dinamik markalar öncelikli tercihi. Tekstilde fonksiyonel ama tabii ki modaya uygun ürünleri tercih ediyor. Şirketi henüz oldukça yeni olmasına rağmen dört tane markayı Türkiye'ye sokmuş bile. Biri, yalnızca Bilstore mağazalarında satılan ve İskandinav tasarımının belirgin özelliklerini taşıyan giyim markası, Kokoon. Bilstore ve Beymen Blender'da satılan Archie Grand defterler de İskandinav menşeli. Esprili defterler MOMA'nın mağazasından Collette'e kadar birçok noktada satılıyor. Bir başka İskandinav tasarımı olan AIAIAI kulaklıklar da Onay'ın getirdiği markalardan. Kendi tasarımınızı yapmanızı sağlayan bu kulaklıklar Midnight Express ve Bilstore'larda satılıyor.
Satın almacı kendi zevkine değil, müşteriye göre tercih yapar
'Buyer'lar, yani satın almacılar, aslında modanın en kilit elemanları. Mağazalarda ne satılacağına karar verenler, eğer satışlar iyi gitmezse hesap vermek zorunda kalanlar, hep onlar. Yılın büyük bir bölümünü yurtdışındaki fuar ve moda haftalarında geçirip, showroomları gezip binlerce parçalık koleksiyonlardan, mağazalara en uygun ürünleri seçmeye çalışıyorlar. Bu arada da tabii ki kendi zevklerinden önce, müşterinin istek, beğeni ve zevklerini göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Yedi yıl boyunca büyük mağazalar için 'buyer'lık yapan Onay, "Hiçbir zaman gardırobumuza göre satın alma yapmayız. Öncelikle satış tablolarına bakarız. Bu beğeni kadar matematiksel bir iş," diyor. Leopar desenini sevmediği halde Türkler sevdiği için leopar desenli bir koleksiyon gördüğünde sevindiğini anlatıyor. Onay, "Satın alma yaparken Türk insanının bedeninden tercih ettiği renklere, neyin hangi mağazada satılacağından fiyatına kadar dikkat edilmesi gereken çok fazla parametre var," diyor.
yaprak aras sahinbas
A New Page
5 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder